Murat Pehlivan Nereli? — Bir Psikolog Gözüyle “Aidiyet” ve Kimlik Üzerine Düşünceler
“Bir insanın memleketi, yalnızca coğrafi bir yer değil; geçmişiyle, değerleriyle, duygularıyla örülmüş içsel bir haritadır.” Bu sözü aklıma getirirken Murat Pehlivan’ın kökenini mercek altına almak, aslında aidiyet ve kimlik algısının nasıl oluştuğunu, onun benlik dünyasında ne türlü izler bıraktığını düşünmek demektir.
Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Bilgi, Hatıra, ve Kimlik Haritası
Kimliği oluşturan en temel yapı taşlarından biri zihnimizdeki “ben kimim?” sorusuna verilen yanıtlardır. Bu yanıtlar, belleğimizde kayıtlı hatıralar, öğrendiğimiz bilgiler ve dünyaya dair algılarımız aracılığıyla şekillenir. Bilişsel psikoloji açısından “Murat Pehlivan nereli?” sorusu, bir “bilgi çağrışımı” sürecidir: öncelikle zihnimizde mevcut veri havuzundan bir aday köken seçilir, daha sonra inanç sistemimiz, medya kaynaklarımız ya da sosyal çevremiz bu adayı doğrular ya da reddeder.
Resmi kaynaklarda Murat Pehlivan’ın doğum yeri Hatay olarak geçmektedir. [1] Bu bilgi, zihinde bir kök haritasına yerleşir. Ancak kişi bu bilgiye nasıl yaklaşır? Eğer geçmişte başka bir kaynak “İzmir — Kınık” gibi farklı bir yer göstermişse, bu çelişki bilişsel uyumsuzluğa (cognitive dissonance) yol açabilir. Çünkü zihnimiz tutarlılığı sever; iki farklı bilgi arasında çatışma olduğunda ya bilgiyi yeniden değerlendirmek ister ya da birini reddeder.
Murat Pehlivan’ın “Hataylı” kimliği, zihinsel modelimizde bir yer kaplarken, bu modeli destekleyecek başka veriler (aile soy bağı, çocukluk anıları, konuşma aksanı) yoksa anlam düzeyi yüzeysel kalır. Bu eksiklik, okuyucuda “neden?” sorusunu doğurur: niçin Hatay? Ne gibi bağlar var?
Duygusal Psikoloji: Aidiyetin Kalbinde Hisler
Bilişsel yapı sadece bilginin taşıyıcısıdır; ama duygusal katman, bizim kimlikle kurduğumuz bağın gücüyle ilgilidir. Bir kişi memleketinden bahsettiğinde, onun zihninde sıcak bir duygu haritası oluşur: çocukluk anıları, manzaralar, lezzetler, kişilerle kurulan bağlar… Bu duygu haritaları o coğrafyayı “içime ait” kılar.
Eğer Murat Pehlivan, Hatay’da doğduğunu sıkça vurguluyorsa, Hatay’a dair duygusal imgeler (örneğin; Akdeniz esintisi, tarihi dokular, liman kentlerinin havası) zihninde bir içsel sahne olarak şekilleniyordur. O sahne, onun benlik algısında sadece “doğum yeri” olmaktan çıkar; bir duygusal referans noktası haline gelir.
İçimizde şöyle bir ses olabilir: “Ben buradan geliyorum; buranın bir parçasıyım.” Bu his, kimliğin duygusal eksenini kurar. Eğer bir gün başka bir köken iddiası ortaya çıkarsa (örneğin “İzmir doğumlu” gibi), bu şey zihinde hoşnutsuzluk, şaşkınlık ya da reddedilme hissi yaratabilir. Çünkü duygusal harita sarsılırsa, insan kendini “yerinden edilmiş” hisseder.
Sosyal Psikoloji: Toplumla Etkileşim, Kimlik ve Aidiyet
Bir kişinin “nereli” olması, sadece içsel bir mesele değildir; toplumsal bir etiket, bir kimlik rozetidir. Sosyal psikoloji açısından bu rozet, bireyin diğerleri tarafından nasıl konumlandırıldığını belirler. “Hataylı Murat Pehlivan” denildiğinde, insan zihninde belirli kültürel imgeler (güney kimliği, Akdeniz kültürü, misafirperverlik, lezzet kültürü) canlanır.
Toplum da bu kimliği onaylamalıdır. Eğer medya, biyografi siteleri, yazılı basın ve dijital yayın organları Murat Pehlivan’ın “Hatay doğumlu” olduğunu yayınlarsa, bu kimlik kolektif kabul görür. Bu durumda bireyin kimlik haritası “toplumsal teyit” kazanır. Ancak çelişen bir iddia çıkarsa (örneğin başka kaynaklarda başka bir doğum yeri), sosyal kontrol mekanizmaları devreye girer ve kimlik algısı tartışmaya açılır.
Ayrıca, “nerelilik” kimlikler arasında aidiyet hissi yaratır: insanlar “aynı yerden gelmiş olma” üzerinden bağ kurar. Eğer Murat Pehlivan Hataylı olarak anılıyorsa, Hataylılar arasında bir “kabiledaşlık” duygusu oluşabilir; onun başarıları, Hatay’da yaşayanlar için gurur kaynağı haline gelir.
Benlik Sorgusu: Okuyucu İçsel Deneyimini Nasıl Düşünsün?
Okuyucu, kendi “nereliyim?” sorusuyla yüzleşebilir. Zihninizde bu soru nasıl işleniyor?
– Önce bilişsel düzlem: hangi bilgi kaynaklarınız var? Aileden duyduklarınız mı, resmi nüfus mu, sözlü hatıralar mı?
– Sonra duygusal düzlem: doğduğunuz yere dair hangi hisler size ait? Ne zaman o yer adını duyunca göğsünüzün içinde bir sıcaklık uyanır?
– Son olarak sosyal düzlem: toplum sizi hangi kategoriye yerleştiriyor? O kategoriyi kabul ediyor musunuz, yoksa dışlanıyormuş hissi mi yaşıyorsunuz?
Murat Pehlivan’ın “Hatay doğumlu” kimliği, bizim için bir örnek teşkil eder: kimlik yalnızca bir kayıt değil, bilişsel-düşünümsel bir süreçtir; duygusal bir coğrafyadır; ve toplumsal onayla beslenen bir kimlik rölesidir.
Kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi düşündüğümüzde, aslında zihnimizde bir “özlük kitabı” oluştururuz — ancak o kitap sadece yazılı bilgilerden ibaret değildir. Satırlarda hisler, imgeler, toplumsal kabuller de yer alır. O nedenle kim olduğumuzu anlamak, sattığımız bilgi parçalarını değil, o parçaların ruhumuzda nasıl yankılandığını da tartmaktır.
Özetle: Murat Pehlivan Hatay doğumludur. [1] Ama asıl ilgilenmemiz gereken, bu coğrafi bilginin onun içsel dünyasında ne tür kökler oluşturduğudur — ve okuyucu kendi içsel coğrafyasını nasıl kurmak ister?
—
Sources:
[1]: https://ictmedia.com.tr/yazar/murat-pehlivan?utm_source=chatgpt.com “Murat PEHLİVAN – ICT Media”